artvinlisin
  Kafkasya tarihi
 








Kafkas İslam Ordusu ÖNCESİ Birinci Dünya savaşı sırasında Rus ve Ermeni güçlerinden oluşan Rus Kafkas Ordusu Doğu Anadolu içlerine kadar girer. Kars, Ağrı, Doğubayazıt, Trabzon, Bitlis, Muş, Van, Hakkari, Bayburt, Erzincan, Erzurum Rus-Ermeni ordusu tarafından işgal edilir. Urfa, Adana, Maraş yörelerindeki Ermeni isyanları ise ancak Osmanlı Devletinin tehcir kararı ile bastırılabilir. 1917 Devrimi ile Rusya’daki Çarlık rejiminin yıkılması sonucu Rus Kafkas Ordusu dağılır. Devrim sonrasında Rus birlikleri bölgeden ayrılırken silahlarını Ermeni ve Gürcüler’e dağıtarak Osmanlı Ordusu ile mücadeleyi onlara devrederler. 2 Kasım 1917 tarihinde Bakü’de Bakü Sovyeti hükümeti kurulur. 11 Kasım 1917 de Tiflis’te Gürcü, Ermeni ve Azeri temsilcilerinden oluşan Bolşevik karşıtı Transkafkasya Komiserliği, Transkafkasya Sejmi (Meclisi) karma hükümetini kurarak ve Bakü dışında tüm Transkafkasya’da egemenliği ele alır. 18 Aralık 1917 de Osmanlı Devleti Erzincan Mütarekesi’ni imzalayarak Transkafkasya Sejmi’ni tanır. Rus ordusundan kalan 120 000 kadar Ermeni asker ve Ermeni milisleri (çeteleri) güçlerini birleştirerek Kafkasya’da yeni kurulan Ermeni ordusunu teşkil ederler ve Rus Bolşeviklerden de destek görürler. Amaçları Kafkasya ve Doğu Anadolu’da Rusya’ya bağlı Büyük Ermenistan Özerk devletini kurmaktır. 1917 sonlarında Gürcüler Posof-Kobliyan tarafında, Ermeniler de Erzurum-Kars-Ardahan taraflarında askeri faaliyetlere başlarlar. Osmanlı 3. Ordusu 11 Şubat 1918 de harekete geçerek Vakfıkebir, Akçaabat, Trabzon, Erzurum, Hasankale, Horasan, Adilcevaz ve Van’ı geri alır. Bu arada 3 Mart 1918 de imzalanan Brest-Litovsk Anlaşması ile Kars, Ardahan ve Batum Osmanlı Devleti’ne verilir. 30 Mart – 3 Nisan 1918 tarihleri arasında Bakü ve civarında Bakü Sovyeti ile Ermeni Devrimci Federasyonu kuvvetleri arasında meydana gelen çatışmalar sırasında Azeri sivillere yönelik katliamda, Azeri ve diğer müslüman halk mensupları katledilir. Ölü sayısı 15 000 olarak belirtilmektedir. 17 Nisan 1918 de Ermeni Daşnak birlikleri Şamahı’ya girer. 22 Nisan 1918 de Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan topraklarında federatif bir yönetim altında Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti kurulur. Ancak Osmanlı Ordusuna karşı nasıl bir politika izlemesi gerektiği konusunda fikir ayrılığı yaşanır. Gürcü ve Ermeni temsilciler silahlı mücadele kararı verirken, Azerbaycan temsilcileri dostane politika izlenmesinden yana olurlar. Ermeniler bloktan ayrılır ve Azerbaycan’ı işgale devam ederler. 23 Nisan’da Daşnak Stephan Şaumyan Quba’yı ele geçirir. 26 Mayıs 1918 de Transkafkasya Federasyonu fesholunur. Şaumyan Kürdemir-Yevlakh ve Göyçay olmak üzere iki taraftan Gence’ye saldırı hazırlığına başlar. Bu süreçte Azeriler Osmanlı Devleti’ne bir heyet göndererek yardım istemeye karar verirler. KAFKAS İSLAM ORDUSUNUN KURULUŞU Osmanlı’dan yardım isteyecek Azeri heyetinin başkanlığa Nağı Şeyhzamanlı getirilir. Şeyhzamanlı, Gence’de bulunan Türk subayı Hüsameddin (Tuğaç) Beyle buluşarak gizlice Batum üzerinden İstanbul’a gitmeyi, Osmanlı yöneticilerden Azerbaycan halkına askerî yardım talebinde bulunmayı planlar. Hüsameddin Bey, I. Dünya Savaşına katılmış ve Kafkas cephesinde Ruslara esir düşmüş bir subaydı. O sıralarda Azerbaycan yurtseverleri, birkaç esir Türk askerini kurtarmış ve Hüsameddin beyin de dahil olduğu bu askerler Azerbaycan’ın bağımsızlık savaşında faal rol almışlardı. Bir ay içinde İstanbul’a varan Şeyhzamanlı, “Azerbaycan İstiklâl Mücadelesi Hatıraları” adlı kitabında, Osmanlı Devleti’nin Harbiye Nazırı Enver Paşa’yla görüşmesiyle ilgili olarak şunları yazıyor: “Bâb-i Âli’ye gittik ve saat beşte Osmanlı Hükûmet Başkanı Tal’at Paşa’nın huzurunda bulunduk. Sevincim ve heyecanım karışmıştı. Tal’at Paşa, masa arkasında oturmuştu. Sağında Enver Paşa, solunda Adliye Bakanı Halil Bey. Bana da oturmayı teklif ettiler. Ben vekâletnamemi Tal’at Paşa’ya sundum.” Şeyhzamanlı, Azerbaycan’ın büyük bir süre Rus esaretinde bulunduğundan, halkın askerlikten uzak tutulduğundan ve ordunun halka yabancı gibi gözüktüğünden bahisle, Osmanlı’ya yardım başvurusunda bulunmak zorunda kalındığını ifade eder. Askerî yardım dışında Osmanlı ordusunun subaylarınca Azerbaycan halkına askerî eğitim verecek bir ekibin görevlendirilmesi talebi de gündeme gelir. Osmanlı yöneticileri, Azerbaycan’dan gelen temsilcileri dinledikten ve durumu değerlendirdikten sonra Azerbaycan’a derhal gerekli yardımların yapılmasının önemini ve gereğini kabul ederler. Şeyhzamanlı devamla: “Enver Paşa’nın sıcak ilgisinden cesaret alarak Kafkasya’ya gönderilecek askerî birliklere Nuri Beyin atamasını rica ettim. Enver Paşa “Nağı Bey, Nuri çok gençtir, ne yapalım?” diye sordu. Nuri Beyin komutanlığı ile ilgili Rus matbuatında çok haber okudum ve teferruatlı bilgi sahibiyim. Onun komutan olarak atanmasını ısrarla rica ederiz, dedim. Enver Paşa bizi kırmadan Nuri Paşa’nın komutanlığını kabul etti.” yazıyor 1 Almanya, Filistin Cephesi’nde hayati önemde çarpışmaların yapıldığını öne sürerek, bu yardımın yapılmasına karşı çıkar. Enver Paşa bu sıkıntının aşılabilmesi için kardeşi olan 29 yaşındaki Nuri Paşa’nın komutanlığında, Azeri ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti vatandaşı Dağıstanlı gönüllülerden oluşan bir Kafkas İslam Ordusu planlar. Kısa bir süre içinde Kafkas İslâm Ordusunun kurulmasına başlanır. Ancak Kafkas İslâm Ordusunda görevlendirilen birçok subayın Nuri Paşadan daha kıdemli olması sıkıntı yaratır. Bu dengesizliği gidermek için Padişah, Nuri Beye Ferik (Tümgeneral) rütbesi verilerek Kafkas İslâm Ordusu Komutanlığına getirilir. İslam Ordusu denilmesinin nedeni askerlerin tamamen müslümanlardan oluşmuş olmasıdır. Nuri Paşa hatıralarında şunları yazar: “20 subaydan oluşan bir ekiple derhal hazırlığa başladık. Birçok zorluklardan sonra 12 Mayıs’ta Azerbaycan’a vardık. Bulunduğum her yerde halk beni severek karşıladı. Ermeniler silâhlı teşkilâta sahip olduğundan buradaki Müslüman ahali zayıf durumdaydı. Halkın içinden gençleri seferber etmek amacıyla bulunduğum yerlerde Türk subayları onları hem seferber ediyor hem de eğitim veriyordu.” 2 Nuri Paşa Musul’dan 149 subay ve 488 askerle birlikte yola çıkar. 26 Mayıs’ta Gence’ye erişir. Azerbaycan’ın lideri Mehmet Emin Resulzade askerleri Gence’ye gelişleri için: “O zaman müdhiş bir anarşiye maruz, diğer taraftan da Bolşevik tecavüzü ile tehdit olunan Gence Nuri Paşa’yı ve askerini gökden inmiş halaskâr bir melek gibi telakki etmişdi.” der. Azeri şair Talman Hacıyev’in başlarındaki fes ve fesin ucundaki laleye benzetilen püskülle binlerce Türk askerinin Gence’ye yaklaşmasıyla ortaya çıkan manzarayı aşağıdaki şiiriyle sembolize ettiği rivayet edilir: Yazın evvelinde Gence çölünde Çıhıblar yene de dize laleler Yağışdan ıslanan yaprağlarını Seripler dereye düze laleler Hayalimden neler gelib ne geçer Yaz gelir ellere durnalar göçer Bulağlar semaver ağ daşlar şeker Benzeyir çemende köze laleler Meylim üzündeki gara haldadır Hicranın elacı ilk vüsaldadır Ne vakittir aşığın gözü yoldadır Bir gonağ gelesiz bize laleler Talman Hacıyev Bu arada Ermeni birlikleri, Gence’ye taarruza başlarlar. Amaçları, Azerbaycan’ın son kalesi olan Gence’yi ele geçirerek bütün Azerbaycan’ı kontrol altına almak ve Azerbaycan’ın millî birliğini yok etmektir. Nuri Paşa, Osmanlı Devleti’nin Kafkasya cephesindeki 3. Ordu Komutanı Vehib Paşa’ya başvurarak Azerbaycan’daki durumu anlatır ve acil olarak askerî yardım gönderilmesini ister. Azerbaycan Cumhuriyeti 28 Mayıs 1918 de Musavat Partisi lideri Mehmet Emin Resulzade’nin liderliğinde Gence’de bağımsızlığını bir bildirge ile ilân eder. 4 Haziran 1918’de Batum’da Osmanlı İmparatorluğu ile yeni Azerbaycan Devleti arasında bir anlaşma imzalanır. Bu anlaşmaya dayanarak askerî yardım yapmak amacıyla 5. Kafkas Fırkasından 9. Kafkas Alayı ve 2. Süvari Alayı, Azerbaycan’a hareket eder.3 AZERBAYCAN SAVAŞLARI Osmanlı ordusu mensuplarının Gence’ye gelmesi ve Kafkas İslâm Ordusu’nun teşkil edilmesi Ermenileri rahatsız eder. Bu nedenleErmeni komutan Stepan Şaumyan Gence’ye saldırı emri verir. Haziran ayı içinde Ermeni birlikleri Gence’ye kadar bütün bölgeyi kontrol altına alırlar. Nuri Paşa, taarruz eden düşmanı durdurmak amacıyla tedbir plânı hazırlar. Her şeyden önce Gence’de yaşayan Ermeni asıllı nüfusun silâhlarını alma emrini tebliğ eder. Silâh teslim etmeyeceklerini beyan eden Ermenilere karşı harekât başlar. 11-12 Haziran tarihinde 9. Piyade Alayı ve 2. Süvari Alayı Komutanları ile görüşmek isteyen Ermeni temsilcileri, silâhları teslim edeceklerine dair söz verirlerse de bunu yapmazlar. Mucib Kemalyer’in bölüğü, taarruza geçer ve Ermenilerin ciddî savunmasıyla karşılaşınca mevzilerine döner. 12 Haziranda yapılan başarılı taarruz sonucunda Ermeniler, silâhlarını teslim etmek zorunda kalırlar.4 Nuri Paşa, Gence’ye doğru yürüyen düşmanı durdurmak emrini verir. 16 Haziranda Kürdemir etrafında Ermeni birlikleri ile Kafkas İslâm Ordusu’nun 10. Alayı arasında cereyan eden muharebede Kafkas İslâm Ordusu, ciddî kayıplar verir. 16-18 Haziran savaşında gerek Osmanlı’dan yardıma gelenler ve gerekse Kafkas İslâm Ordusu’ndan 122 şehit verilir ve 121 kişi yaralanır. Bundan sonra taraflar savaşa ara verirler. 27 Haziranda Ermeni birlikleri, ansızın taarruz ederler. Bu tarihe kadar Osmanlı’dan hayli yardım gelmiş ve civar arazilerde yaşayan yerli halk da Kafkas İslâm Ordusu’na katılmıştır. Üç Osmanlı tümeninden (12,000 – 14,000) oluşan orduya Dağıstanlı (4. tümen) ve Azeri (5. tümen) gönüllülerinin katılımıyla toplam 20,000 civarında bir güce erişilir. Taarruz eden düşman durdurularak üç kilometre öteye atılır. 29 Hazirandaki savaş ise bu başarıyı daha da artırır. 30 Haziranda Ermeniler Karameryem ve Göyçay’dan tamamen çıkarılır. Bu, Kafkas İslâm Ordusunun ilk ciddî başarılı harekâtı olarak kabul edilir.5 Bakü’ye doğru yürüyüşe devam eden Kafkas İslâm Ordusu, 5 Temmuzda Ağsu etrafında düşmanı bir daha yıldırarak geri çekilmeye mecbur eder. 10 Temmuzda Kafkas İslâm Ordusu’ndan yeni darbe alan Bolşevik-Daşnak birlikleri, Kürdemir’i terk ederek Şamahı’ya doğu yürürler. Düşmanı takip eden Kafkas İslâm Ordusu, 22 Temmuzda Şamahı’yı da düşmandan temizler. 30 Temmuza kadar birkaç savaş yapan Kafkas İslâm Ordusu, Bakü yakınlarına kadar gelir.6 Kafkas İslâm Ordusu’yla Bolşevik-Daşnak birlikleri arasında en önemli muharebeler, Gence-Bakü arasında bulunan arazide olmasına rağmen Azerbaycan’ın güney bölgesi de önemini kaybetmemiştir. Kür Nehri sahilinde bugün Neftçala adıyla anılan bölgede Salyan muharebeleri yaşanmıştır. Bu muharebelerde şehit olan dokuz Osmanlı askeri burada gömülmüş ve onların adına bir anıt yapılmıştır. Kafkas İslâm Ordusu’nun baskısı sonucunda Bolşevik-Daşnak birlikleri ve Bakü’de yönetime sahip olan Sentrokaspi hükûmeti, İran’da bulunan İngiliz birliklerinin komutanıyla anlaşarak Bakü’yü Türklere karşı savunmak için Britanya İmparatorluğunun Dunsterforce elit kuvvetini Azerbaycan’a çekmeyi başarır. Amaç, bağımsızlık ilân etmiş olan Azerbaycan Millî Hükûmetine Bakü’yü başkent yapma imkânı vermemektir. İngilizler, 4 Ağustosta Bakü’yü işgale başlarlar. İngilizlerin Bakü’ye girmesi, yeni hükûmetin direnişini artırır. 5 Ağustosta Kafkas İslâm Ordusu’nca Bakü’ye yapılan ilk taarruz teşebbüsü, başarısız olur. Kafkas İslâm Ordusu bu muharebede dokuz subay ve 139 er şehit verir, 444 de yaralı vardır. Nuri Paşa, bu başarısızlıktan sonra muharebelere bir süre ara vermeyi ve son harekâta hazırlanmayı plânlar. Osmanlı’dan yeni yardımlar alan Kafkas İslâm Ordusu, Bakü çevresinde hazırlığa başlar. Bu arada dinlenmiş olan ordu, 23 Ağustosta Bakü girişinde taarruza başlar. Başarıyla devam eden taarruzdan sonra, ordu, mevki muharebesine geçer ve son taarruz gösterisine başlar. 14 Eylül 1918’de Bakü üzerine son taarruz kararı alınır. Gece saat 03.00’te başlayan taarruzda Bakü’nün giriş kapıları alınır. Sabaha karşı Kafkas İslâm Ordusu’nun bütün topları düşman mevkilerini ateşe tutar. Bu ateş karşısında tutunamayan Ermeni-Bolşevik-İngiliz kuvvetleri mevkilerini terk ederek kaçmaya başlarlar. 15 Eylül 1918’de, Kafkas İslâm Ordusu’nun piyade ve süvari birlikleri Bakü’ye girer. Böylece şehir düşmandan temizlenmiş olur.7 Kafkas İslâm Ordusu, zaferden sonra 16 Eylül 1918 günü, Bakü’de düzenlenen törende halkın önünde resmî geçit yapar. Azerbaycan Devleti yönetimi Gence’den Bakü’ye taşınır. Aynı gün Bakû’nün kurtarılmasını, Nuri Paşa Harbiye Nazırı ve Başkomutan vekili abisi Enver Paşaya telgrafla bildirir. “Allah’ın yardımı ile Bakû şehri otuz saat şiddetli muharebeden sonra 15. 09. 1918 tarihinde düşmandan tamamıyla temizlenerek zapt olunmuştur. 54. Alayın kahramanlığı zikredilmeye değer. Tafsilat arz olunacaktır.“ Nuri Paşa’nın telgrafına ağabeyi Enver Paşa’dan cevap gelir. “Büyük Turan İmparatorluğu’nun Hazar Denizi kıyısındaki zengin bir konak yeri olan Bakü şehrinin zaptına ilişkin haberi büyük sevinç ve mutlulukla öğrenmiş bulunuyorum. Türk İslam Tarihi sizin bu hizmetinizi unutmayacaktır. Gazilerimizin gözlerinden öper, şehitlerimize Fatihalar ithaf ederim.” Enver Paşa. Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Bu harekât boyunca Türk ordusu, Azerbaycan’ı kurtarmak için 1130 şehit vermiştir! Bu şehitler Bakü “Şehitler Hıyabanı”nda (Şehitler Anıtı), Bakü Merkez Hastanesinde, Şamahı, Fatmayı, Göyçay, Maştage, Neftçala, Nohvani, ve Şeki yakınlarında yatmaktadırlar. Taşlarda Maraşlı, Karslı, Çorumlu, Adanalı, Konyalı, Diyarbakırlı, Balıkesirli Bosna’lı, Bulgaristan’lı, Kırım’lı şehit isimleri yer alır. Bakü’deki şehitlikte ayrıca Türk Hükümetince yaptırılan ve 1995 de açılan bir Cami de bulumaktadır. ŞEHİTLİĞİN İLGİNÇ HİKAYESİ VE RESİMLERİ İÇİN TIKLAYIN: http://bpakman.wordpress.com/dunya/baku-2010-fotograflar/kafkas-islam-ordusu/baku-sehitler-hiyabani/ Stalin zamanında şehit edilen büyük Azeri şairi Ahmet Cevat’ın 15 Kasım 1914 de yazdığı “Çırpınırdın Karadeniz” diye başlayan aşağıdaki ünlü şiiri ünlü Azerbaycan bestecisi ve fikir adamı Üzeyir Hacıbeyli tarafından, Nuri Paşa komutasındaki Türk Ordu’sunun Bakü’ye girmesi anısına bestelenmiştir. Çırpınırdın Karadeniz Çırpınırdın Karadeniz Bakıp Türk’ün bayrağına Ah diyerdin, hiç ölmezdin Düşebilsem ayağına! Ayrı düşmüş dost elinden İller var ki çarpar sinem Vefalıdır geldi giden Yol ver Türk’ün bayrağına İnciler dök gel yoluna Sırmalar düz sağ soluna Fırtınalar dursun yana Selam Türk’ün bayrağına Hamidiye ve Türk kanı Hiçbirinin bitmez şanı Kazbek olsun ilk kurbanı Selam Türk’ün bayrağına Dost elinden esen yeller Bana şiir selam söyler Olsun bizim bütün eller Kurban Türk’ün bayrağına Ahmet Cevat Şiirde adı geçen Kazbek 1. Dünya Savaşında Amiral Rauf Bey (Orbay) komutasındaki Hamidiye kruvazörünün Odesa limanında batırdığı Rus kruvazörünün adıdır. Genceli Muallim Ahmed Cevad bu şiiri yüzünden Stalin’in gazabına uğramış ve 1937 de Pantürkizm suçlamasıyla kurşuna dizilerek idam edilmiştir. Ekim başında bir başka Osmanlı müfrezesi kuzeydeki Derbent’e ve Mahaçkale’ye girer. 30 Ekim 1918’deki Mondros Ateşkes Anlaşması ile güçlü ve disiplinli Osmanlı askeri varlığı bu cephede fiilen sona erer. 1918 Kasım-Aralık aylarında Osmanlı Ordusu geri dönüşe başlar. Bazı Türk subayları Azerbaycan ve Kafkasya’da kalırlar. Ancak Azerbaycan Demokratik Cumhuriyetinin sonunu getiren süreç başlamıştır. Bizler Nuri Paşa’yı bilmeyiz ama onun komutasında Türklerin yardıma koşmasını Azeriler hala unutmamışlardır. Kuzey Kafkasya Tarihi

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Kafkasya'yı da etkilemişti. Türk Ordusu Abhazya Sahilleri'ni işgal ederek, Rus Ordusu'nun güney kanadını arkadan vurmak isterdi. Kuzey Kafkasya, bağımsızlık konusunda duyarlıydı. Savaşın başlamasından kısa bir süre sonra; Ali Bey isyanı, halkın duygularını açığa vurmasına neden oldu. Hızla, Çeçenistan ve Dağıstan bölgelerine yayıldı. Ne var ki, Osmanlı Devleti'nin savaşı kaybetmesi üzerine, isyan kanlı bir şekilde bastırıldı. Çarlık rejiminden, Ruslar dahil kimse memnun değildi. 1905 Rus-Japon Savaşı ve sonrası bağımsızlık amacıyla milli ve sosyal hareketler meydana geldi. Bu olaylar, genel manada; bağımsızlık isteklerinin ve sosyalist hareketin habercisi niteliğini taşıyordu. 1917'de başlayan Sosyalist İhtilal, esaret altındaki bütün milletlerin ayaklanmasına sebep oldu. Polonyalılar, Finler, Letonyalılar, Estonyalılar, Kırımlılar ve bütün Kafkasyalılar kurtuluş ümidiyle harekete geçtiler. Çarlığın kan ve ateşle tesis ettiği hudutlar içerisinde kalan esir milletler kendi milli hükümetlerini kurmaya başladılar. Kafkasya'da da, aynı duygular bütün bölgeleri sarmıştı. Cumhuriyete doğru Kuzey Kafkasya'da 3 Mayıs 1917'de, Terekkale'de (Viladikafkas) birinci büyük Halk Kurultayı toplandı. Aynı kader birliği içinden gelen, aynı kültürü paylaşan boyların temsilcileri davet edilmişti. Şehirde bulunan Tiyatro Salonu'nda 500 resmi temsilci bir araya geldi. Davetliler arasında Azerbaycan ve Gürcistan'dan gelen gözlemci heyetler de vardı. Kurultayda, Kuzey Kafkasya'nın geçici Milli Hükümeti özelliğini taşıyan; "Birleşik Kuzey Kafkasya ve Dağıstan Dağlıları Birliği Merkez Komitesi" adı verilen yüksek icra organı seçildi. Temsilciler Meclisi içinden seçilen komisyonlar, kendilerine verilen konuları tartışmış, karara bağlamıştı. Bunlar, meclis tarafından onaylanmıştı. Toplantının beşinci günü; Dağıstan temsilcilerinden Hacı Süleyman kapanış konuşması yaptı. Herkesi son derece duygulandırdı. Hacı Süleyman, özetle şunları söyledi: "Bu beş gün zarfında yapılan müzakereler ve alınan kararların bizi, ülkemizi hürriyete ve refaha kavuşturması için Yüce Allah'a dua edelim. Birliğimizin ve kardeşliğimizin ebediyen devam etmesi için çalışacağımıza ant içelim." Hacı Süleyman'ın son sözleri, salonda bulunan herkesi heyecanlandırmıştı. Terekkale Kurultayı ve burada alınan kararlar, bütün bölgelerde heyecan yaratmıştı. Bölgeden bölgeye haber ve emir götüren postalar, sürekli hareket halinde oldu. 18 Eylül 1917'de, Andi'de ikinci kurultay toplandı. Kuzey Kafkasya Milli Müessesan Meclisi adını alan kurultay, büyük ilgi görmüştü. 1500 delege bir araya gelmişti. Onların dışında, davetsiz yüzlerce kişi toplanmıştı. Bu yüzden, Kurultay açık havada yapıldı. Toplantıya Dağıstan, Kumuk, Salatay, Terek Vilayeti, Çeçen-İnguş, Asetin, Kabardey, Karaçay-Balkar, Adıge, Abhaz, Şetkale (Stavropol) bölgeleri delege göndermişlerdi. Milli Meclis, anayasa niteliğinde olan şu kararları aldı: 1- Kuzey Kafkasyalılar, tek siyasi birlik çatısı altında birleşecekler. 2- Bu birlik içinde, her boy (kabile), tam bir muhtariyete sahip olacaktır. 3- Birliğin iki yasama meclisi bulunacaktır. Birincisi Mebuslar Meclisi, diğeri Ayan Meclisi. 4- Her iki meclis; kendi arasından icra (yürütme) heyetini, heyet de gene kendi arasından bir başkan seçecekti. Başkan, siyasi birliğin reisi diğer deyimle, cumhurbaşkanı olacaktı. 5- Anayasanın korunması, devamlılığının sağlanması, meclislerin yapacağı kanunların, keza Bakanlar Kurulu'nun idari ve kazai işlerinin anayasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi için bir Yüksek Divan tesis edilecekti. Başkan Çermoy'un ekibi Milli Meclis İcra Komitesi'ni yenileyerek, tam yetki verdi. İcra Komitesi Üyeleri, Abdülmecid Çermoy'u başkan seçti. Bu şekilde, görev bölümü yapılarak, "Bakanlar Kurulu" görevine başladı. Devlet Başkanlığı'na seçilen Abdülmecid Çermoy Çeçen idi. Rus askeri okullarında okumuştu. İmparator Nikola'ya yaverlik etmişti. Grozni'de petrol kuyularına sahip, Rus kültürünü benimsemiş, zevk ve eğlenceye düşkün uçarı bir prensti. Bakanlar Kurulu'nda görev alanlardan Haydar Bammat ise Kumuk idi. Zeki ve iyi bir öğrenim görmüştü. Rusça'dan başka Fransızca ve Almanca biliyordu. Ali Han Kantemir, Asetin idi. Rusya'da okumuş, değerli bir hukuk adamı idi. Vassan-Giray Cabağı, İnguş boyundandı. Yüksek tahsiline Petersburg'da başlamış, Almanya'da bitirmişti. Bakanlar Kurulu'nu oluşturan üyeler, genelde Rus okullarında okumuşlardı. Rusya'da mevcut çeşitli sosyal ve politik akımların etkisi altında kalmışlardı. Rusya'yı, Rus devlet yapısını çok iyi biliyorlardı. Eğer onları, duyguları yanıltmazsa, başarılı olabilecek özelliklere sahiptiler. Bolşeviklerin Kafkas planı Kuzey Kafkasya Halkları, siyasi birlik kurmak için çalışırlarken 7 Ekim 1917'de Bolşevikler iktidarı ele geçirmiş, iç savaş başlamıştı. Bolşevikler, uzun süreden beri çalışıyor, ihtilali nasıl gerçekleştireceklerini planlıyorlardı. Çarlık taraftarlarının oluşturacağı cepheyi bölüp parçalamak için, Rus olmayan milletlerin nasıl kullanılacağı konusunda hesaplar yapmışlardı. Bu maksatla, yoğun bir propaganda başlattılar. 2 Kasım 1917'de "Rusya Milletlerinin Hakları" başlığını taşıyan bir bildiri yayınladılar. İmparatorluğun her tarafında dağıttılar. Bildiride, şu ana başlıklara yer verilmiştir: 1- Rusya'da yaşayan milletler, egemenlik konusunda eşittirler. 2- Her millet Rusya'dan ayrılarak bağımsız devlet kurmak hakkı dahil, kendi geleceklerini tayin etmek konusunda serbesttirler. 3- Milli, dini bütün haklara konan ipotekler kaldırılmıştır. 4- Rusya Devlet sınırları içinde yaşayan bütün azınlıklar, her alanda serbestçe çalışabilir ve kendi aralarında birlik kurabilirler. Bu bildirinin ardından 19.12.1917'de, Lenin ve Stalin tarafından imzalanan ikinci bir bildiri, Rusya Müslümanlarına hitaben kaleme alınmıştır. İkinci bildiride, şu ifadelere yer verilmiştir. "Rusya Müslümanları, Volga Tatarları, Kırgızlar, Sibirya ve Türkistan Sartları, Kafkas Türkleri ve Tatarlar, Kuzey Kafkasyalılar! Rus Çarları ve zalimleri tarafından bütün camileri, minberleri yıkılmış, dinleri, adetleri çiğnenmiş olanlar; sizlere hitap ediyoruz! Dinleriniz, adetleriniz, milli ve harsi müesseseleriniz, bundan sonra her türlü tecavüzden masundur. Milli hayatınızı istediğiniz gibi tanzim ve idarede hürsünüz. Bu sizin hakkınızdır. Biliniz ki, gerek sizin ve gerek Rusya'da yaşayan diğer bütün milletlerin haklarını biz Sovyetler himaye ve müdafaa edeceğiz. Bu inkılaba ve onun hükümetine yardım ediniz! Arkadaşlar! Yükselttiğimiz bayrakla her mahkum millete hürriyet götürüyoruz. Müslümanlar! Sizden maddi, manevi yardım bekliyoruz." Bolşevik planı tutmadı Sovyet liderleri, bu aslı olmayan vaatlerle milletleri kandırmak istiyor, zaman kazanmaya çalışıyorlardı. Ancak, yüzyıllardır Rusların yalanlarına tanık olan Kuzey Kafkasyalılar, verilen sözlerin aslında bir tuzak olduğunu biliyorlardı. Kafkasyalı biliyordu ki, kıyafet değiştirmekle, karakter değişmeyecekti. Kuzey Kafkasya Merkez Komitesi 20 Kasım 1917'de, Rusya'dan ayrıldığını ve bağımsız bir devlet olduğunu ilan etti. Yeni hükümet askeri, mali, zirai ve idari gibi, bir devlet için gerekli her alanda düzenlemelere başladı. Çarlık Dönemi'nin emperyalist müstemlekeci siyasetinin vaktiyle Kafkasya'ya sürüklediği Slav muhacirler, hükümetin aldığı karar ve uygulamalar karşısında rahatsız oldular. Öteden beri birbiriyle anlaşamayan Kazaklar, Mujikler (Rus köylüleri), Ukraynalılar monarşiden komünizme kadar çeşitli ideoloji peşinde koşan bütün gruplar, birdenbire anlaşıp birleştiler. Yeni hükümete karşı bir cephe oluşturdular. Diğer taraftan komünist ajanları ülkenin her tarafına sızmışlardı. Oluşan birliği bozmak, taraftar toplamak için sinsi bir propaganda başlatmışlardı. Slav Muhacirler, Kafkasya'nın en mümbit topraklarına yerleşmişlerdi. Kimi idareci, kimi teknik adam, kimi çiftçi kisvesi altında, kendilerine tanınan ayrıcalıkla yıllardan beri refah içinde yaşamışlardı. Şimdi ise; yeni hükümetin, eşit vatandaşlık teklifi onları tatmin etmemişti. Daha doğrusu, Slavlık damarları kabarmıştı. Komünist rejim geldiği takdirde başlarına geleceği düşünmeden, sözde kendilerini ve haklarını korumak için, savaşçı birlikler oluşturmaya başladılar. Cumhuriyete destek arayışları Hükümetin durumu giderek ağırlaşıyordu. Birliği korumak konusunda güçlük çeki-yordu. Bölgeler arasında, hizmetlerin akışı durma noktasına gelmişti. Yeni bağımsız devletin, dışardan güçlü bir desteğe ihtiyacı vardı. Bunu da, Türkiye'den başkası yapamazdı. Türkiye'nin ve müttefiklerinin desteğini sağlamak üzere; Abdülmecid Çermoy ve Haydar Bammat başkanlığında bir heyet oluşturuldu. Yola çıkarıldı. Boş kalan devlet ve hükümet başkanlığına, VVassan-Giray Cabağı vekalet edecekti. Heyetin yetki belgelerini o imzaladı. Heyet, Tiflis'te, Batum'da Trabzon'da görüşmeler yaparak, yoluna devam etti. 6 Mayıs 1918'de İstanbul'a ulaştı. Birinci Dünya Savaşı ufukta göründüğünde, Türkiye'deki Kuzey Kafkasyalılardan yararlanmak için bir cemiyet kurulmuştu. İttihat ve Terakki Hükümeti'nin, özellikle Enver Paşa'nın özel ilgi gösterdiği cemiyet, bilgi akışı bakımından kaynak görevi yapıyordu. Türk hükümeti, ilerde Rusya ile Türkiye arasında duvar ve engel görevini üstlenecek, bir Kuzey Kafkasya Devleti'nin kurulmasına sıcak bakıyordu. Bu nedenle Şimali Kafkasya Cemiyeti Siyasiyesi kurulmuştu. Hükümetten maddi yardım alıyor, O'nun güdümünde çalışıyordu. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti heyeti İstanbul'a geldiğinde, cemiyet üyeleri hükümetle yapılacak görüşmelerde aracı oldular. Türk hükümeti ile yapılan görüşmelerden sonra, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olduğu kabul edildi. 11 Mayıs 1918 tarihinde; Kuzey Kafkasya'nın bağımsız bir devlet olduğu, bir nota ile bütün batılı devletlere duyuruldu. Türkiye, Bağımsız Kuzey Kafkasya Devleti'ni hemen tanıdı. Abdülmecid Çermoy ve Haydar Bammat imzasını taşıyan notada şu ifadelere yer verilmiştir: "Kuzey Kafkasya Halkları'nın kurduğu hükümetin yetkili temsilcileri; şu hususları, bütün hükümetlere arz etmekten şeref duymaktadırlar. Kuzey Kafkasya halkları, kurallara uygun şekilde bir milli meclis seçmişlerdir. 1917 yılı Mayıs ve Eylül aylarında toplanan bu meclis, Kuzey Kafkasya birliğini ilan etmiş, vekiller heyetini kurmuş ve şu kararları almıştır. 1- Kuzey Kafkasya Halkları birliği, Rusya'dan ayrılarak bağımsız bir devlet kurmuştur. 2- Yeni devletin hudutları, Dağıstan, Stavropol, Terek, Kuban ve Karadeniz vilayeti ve sancakları dahil, Hazar'dan Karadeniz'e kadar uzanan bir coğrafyayı içine almaktadır. Güney Kafkasya Hükümeti ile yapılacak görüşmelerden sonra, güney hududu daha sonra belirlenecektir. 3- Bizler, Kuzey Kafkasya Birliği'nin Hükümeti tarafından, Devletimizin bağımsız-lığını ilan etmeye yetkili kılındık. Kuzey Kafkasya Devleti'nin bağımsız bir devlet olduğunu imza ederek arz ediyoruz." (Haydar Bammat, Abdülmecid Çermoy) Birlik için diplomatik manevralar Prens Lvov, Rusya Başbakanı olarak iktidarı ele aldığı zaman, Duma'da üye olan Azeri, Gürcü ve Ermenilerden oluşan bir heyet, kendisini ziyaret ederek, bağımsız olmak istediklerini bildirdiler. Ardından; "Hususi Güney Kafkasya Komitesi'ni" kurdular. Rusya'nın Kafkasya Genel Valisi'nin görevlerini üstlendiler. Komitenin amacı, Güney Kafkasya'da federe bir devlet kurmaktı. Federe devlet, daha kuruluşunu tamamlamadan, Osmanlı Devleti'nden bazı isteklerde bulundu. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rusya, Kars, Ardahan ve Batum'u işgal etmiş ve buralardan çıkmamıştı. Birinci Dünya Savaşı'nda, Bolşevik İhtilali başlayınca, Rus ordusu geri çekilmiş, Türk ordusu da boşaltılan bu üç vilayeti geri almıştı. Güney Kafkasya komitesi, bu illeri geri istiyordu. Aslında bu istek, Ermeni ve Gürcülerden geliyordu. Güney Kafkasya komitesi temsilcileri ile Rauf Bey başkanlığındaki Osmanlı heyeti, Batum'da bir araya geldiler. Osmanlı delegasyonu, konunun Rusya'yı ilgilendirdiğini, kendileriyle bunu konuşamayacaklarını bildirdi. Henüz devlet olmamış bir komiteyi muhatap kabul etmelerinin söz konusu olamayacağı, nedenleriyle anlatıldı. Gürcistan, Türkiye'nin tehdidi altında olduğunu söyleyerek, görüşme masasını terketti. Alman heyeti ile bir anlaşma imzaladı. 26 Mayıs 1918'de, Güney Kafkasya Federasyonu'ndan ayrılarak bağımsızlığını ilan etti. İki gün sonra 28 Mayıs'ta Azerbaycan ile Ermenistan da bağımsızlıklarını ilan ederek, Gürcistan'ı izlediler. Türkiye mevcut hudutları kabul etmek şartıyla; 8 Haziran 1918'de, yeni kurulan üç cumhuriyetin bağımsızlık haklarını tanıdı. Ayrıca, dostluk ve iyi komşuluk anlaşması imzaladı. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti, güneydeki yeni cumhuriyetlere, "Kafkas Konfederasyonu" şeklinde, birleşme teklifinde bulundu. Almanya, Türkiye'nin müttefiki olduğu halde, gizli emeller peşindeydi. Gürcü ve Ermenileri, nüfuz sahasına almak istiyordu. Ermenistan'ın Türk toprakları üzerinde hak iddia etmesi buna eklenince, taraflar arasında güvensizlik ortamı meydana geldi. Konfederasyon olayı gerçekleşemedi. Kuzey Kafkasya 1919 yılında, konfederasyon teklifini tekrar gündeme getirdi. Ancak, Güney Kafkasya Hükümetleri, birleşme basiretini gösteremediler. Oysa, güneydeki cumhuriyetler için, Kuzey Kafkasya son derece önem arz ediyordu. Komünist Rusya'dan gelecek bir saldırıyı, geçmişte olduğu gibi, önce Kuzey Kafkasya göğüslemek zorunda kalacaktı. Yıllar önce yukarıda anlatıldığı gibi, Türkiye'de yaşayan Kafkasyalılar, ülkelerinin geleceğini düşünerek bir siyasi birlik kurmuşlardı. 1908 yılında kurulan bu birliğe; "Osmanlı Ülkesi'ndeki Kafkasyalı Göçmenler Siyasi Komitesi' adını vermişlerdi. Komite, Aralık 1915'te, Fuat Paşa (Adıge) başkanlığında bir heyet oluşturmuş, Almanya ve Avusturya Hükümetleri ile görüşmek üzere yola çıkarmıştı. Heyetteki üyeler bütün Kafkasya'yı temsil edecek şekil de seçilmişlerdi. Prens Matchabeli (Gürcü), Kamil Toghinidze (Gürcü), İsa Paşa (Lezgi), Selim Benutof (Azeri), Aziz Meker (Adıge) idi. Heyet üyeleri, Alman ve Avusturya devlet adamları ile görüştüler. Kafkas halklarının, Rus yönetimi altındaki dayanılmaz durumunu anlattılar. Bağımsız olmak istediklerini söylediler. Görüldüğü gibi iki yıl öncesine kadar, kader birliği içinde olmayı düşünenler bugün, fırsatlar kapıya gelmişken anlaşmakta güçlük çekiyorlardı. Bu bilinci muhafaza eden tek cumhuriyet Azerbaycan oldu. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'ni güçlendirmek için elinden geleni yaptı. Çarlık Dönemi'nde Azerbaycanlılar, orduya alınmamışlardı. Askerlik deneyimleri yoktu. Bu yüzden, silahlı destekte bulunamadılar. Buna karşılık, manevi ve mali yardımda bulundular. Elli Milyon Manat yani yaklaşık 2.5 Milyon İngiliz Lirası verdiler. Kuzey Kafkasya 1919'da, konfederasyon için ikinci teklifini yaptığı zaman, bazı olumlu adımlar atılmıştı. Dört Kafkasya Devleti'nin temsilcileri, Tiflis'te bir araya gelerek konuyu tartışmış, bir protokol imzalamışlardı. Gerektiğinde askeri kuvvetlerin birleştirilmesi, diplomatik faaliyetlerde bilgi alış-verişinin yapılması, gümrük ve para emisyonu birliğine gidilmesi konularında anlaşmışlardı. Ancak, Ermeniler; daha savaş içinde, Rusların etkisiyle, Türklere karşı düşmanca bir tavır almışlardı. Toplantılara katılmalarına rağmen, konfedere devlet yapısına sıcak bakmıyorlardı. Ağır alarak ve sudan bahaneler uydurarak, gelişmekte olan birliği bozdular.
5000 Yıllık Tarihsel Bakış
 

 Prof. Dr. Nabatçikov
Devlet Oryantal Sanat Müzesi Direktörü, Moskova



Kafkas Dağları’nın yalçın dorukları, Hazar, Karadeniz ve Büyük Bozkır’ın uçsuz genişliğiyle dünya medeniyet merkezlerinden tarihin daha ilk çağlarında ayrı düşen Kuzey Kafkasya, antik kültürün en göz alıcı mekanlarından biri olmuştur. Elverişli iklim koşulları, bereketli doğal kaynakları ve müthiş verimli toprağıyla ilkçağ ekonomisinin gelişme kaydetmesi için gerekli olan tüm olanakları sunmuştur. Burada Maden Çağı’nın başlangıcı, Mezopotamya ve Kuzey İran ile aynı anda M.Ö. 6.Milenyum’a rastlamaktadır. Profesör Veselovsky N.I tarafından 1897’de Adıgey Cumhuriyeti’nin başkenti Maykop’ta bulunan “Bereketli Kurgan” denilen gömülü bir tepecikten ismini alan Bronz Çağı Maykop Kültürü, Kuzey-Batı’daki Taman Yarımadasından Güney-Doğu’daki Dağıstan’a kadar Kuzey Kafkasya’nın gözde bölgelerine yayılmıştır. Bu kültürün ortaya çıkışı, oluşumu ve gelişimi Yakın Doğu’dan Trans-Kuban bozkırları ve tepelerine kadar olan bölgede yaşayan grupların bu kültürün içine sızmalarıyla yakından bağlantılıdır ki bu gruplar gelirken Yakın-Doğu’nun teknolojik gelişmelerini ve kültürünü yanlarında getirmişlerdir. Bu tür karışık kültürel ilişkiler, tüm Avrasya sınır topraklarının ve Avrupa Bronz Çağı’nın en çarpıcı olaylarından biri olarak adlandırılan tek bir kültürün oluşumu ile sonuçlanmıştır.

İlerleyen zamanlarda Maykop Kültürü bu bölgede, Kuzey Kafkas Kültürü’nün ve yerel farklılıkları da kapsayan tek bir tarihin gelişimine temel oluşturmuştur. Böylesine büyük çapta kaydedilen gelişme, Kafkas Bozkırlarındaki büyükbaş yetiştirici kabilelerin, yer altı mezarı ve kereste çerçeve taşıyıcılarının kitlesel yayılımıyla yakından alakalıdır. M.Ö. 2.Milenyum’un sonunda, Bronz Çağı’nın açıklandığı dönemde, Kuzey Kafkasya en geniş metal üretim merkezlerinden biriydi. Bronz parçacıklarından yapılan göz alıcı sanat eserleriyle ünlü Kuban Kültürü’nün asıl çıkış noktası Kafkas Sıra Dağları’nın meyilli etekleri ve bu eteklerin kuzey bölümleridir. Metal araç-gereç ve silahlarda pek çok değişik yerel çeşitliliğin arasında, Kuban Kabilelerinin Transkafkasya ve Yakın Doğu ülkeleriyle samimi kültürel ve ekonomik temaslarını kanıtlayan “Transkafkasya ve Yakın Doğu Modelleri” hiç zorluk çekilmeden ayırt edilebilir. Bozkırın o uzun zorlu yolları boyunca Kuzey Kafkasya sanatçılarının ortaya çıkardığı işler, Kafkas Dağları’nın sınırlarını aşarak uzaklara kadar ulaşmıştır.

Bronz Çağı’nın sonlarına doğru, bronz işlemeciliğinde gelinen nokta demirden araç-gereç ve silah yapımı için gerekli demir işlemeciliğini kolaylaştırmıştır. Doğu Avrupa’da M.Ö. 8.yüzyıl, Rusya ve Ukrayna’nın güney Avrupa kısımlarındaki ilk devlet oluşumlarını ve güçlü kabile birliklerinin yerleşme alanlarını eski çağın ilkel ilişkilerinden tamamen ayrı tutan çok önemli tarihsel bir sınır çizgisi olmuştur. Pek çok bozkır insanı göçebelikle sağladığı ekonomik yaşantısını değiştirmiş, geniş çapta göçler ve uzun mesafeli yolculuklar başlamıştır. Bozkırın o dağınık olma özelliğinin dışında sınırsız uzantısı birleştirici bir özelliğe dönüşmüştür. İlk defa savaşçı kabileler Kimmerler ve İskitler, dünya tarih arenasında belirmişlerdir. Onların güçlü etkileri, tüm Yakın Doğu medeni dünyasını sarsıntıya uğratmıştır. Kafkasya’nın kuzey düzlüğü, göçmen savaşçı birliklerin zengin güneye yağmalama yolculukları yapmaları için iyi bir geçiş alanı olmuştur. Tarihçiler, İskitlerin Kafkasya üzerinden Yakın Doğu ülkelerine yaptıkları yağmalama seferleri için dört rota belirlerler. Bunlar arasında Meot-Kolkis yolu, Mamison geçidi ile Derbent ve Daryal çıkışları vardır. En son söylenen asıl rota olarak bilinmektedir. Tam burada, M.Ö. 7.yüzyıl’ın ikinci yarısına rastlayan tarihlerde, Orta Kafkasya’nın bozkır bölgelerinde Kuzey Kafkasya’daki İskit Kültürü’nün antik arkeolojik yapıtları bulunmuştur. Kuzey-Batı Kafkasya’da Meot öncesi kabileleri, ilk olarak Kimmerler ve sonrasında da İskitler ile yakın ilişkiler kurmuşlardır. Şüphesiz Meot öncesi dönem nüfusundan bireysel grupların Yakın-Doğu seferlerine katılmaları Kuban Bozkırı’na savaş ganimeti getirmiştir. Bu sadece M.Ö. 7-8.yüzyıllarda Kimmerler ve İskitler gibi Meot öncesi dönem silah ve koşum takımlarının bulunmasıyla değil aynı zamanda Urartu ve Asyalı sanatçıların yapmış oldukları çalışmaların da bulunmasıyla kanıtlanmaktadır.

M.Ö. 6.yüzyılda Kuzey-Batı Kafkasya’da iki farklı etnik kültür birikiminin- Farsça konuşan göçebe İskitler ve yerel dümen yeleleri ile sığır yetiştiricileri- etkileşimi sonucunda eşsiz sanatsal geleneklere sahip Meot Kültürü oluşmuştur. Bu kültürün taşıyıcıları, Azak Denizi’nin kuzey sahil bölgeleri, Kuban ve Trans-Kuban Bozkırlarını da kapsayan geniş alanları işgal eden yazılı antik kaynaklardan öğrenildiği kadarıyla Meot Kabilelerinden Dandar, Kerket, Sindi, Psesi ve Thatei’dir. Kuzey Karadeniz sahil bölgelerinin antik merkezleri ile yakın ticari ve politik temaslar kurulmuş, özellikle Boğaziçi Krallığı zamanında kültürel ve ekonomik bağlar kuvvetlendirilerek şekillendirilmiştir.(M.Ö. 5.Y.Y.) Zengin cenaze alanlarında bulunan pek çok antik ithal mallar ve mezhep tapınakları bunu kanıtlamaktadır.

M.Ö. 4.yüzyıl’da Farsça konuşan yeni bir göçebe dalgası, Avrasya Bozkırları’na yayılmıştır. Don Deltası, Trans-Don ve Volga’ya kadar olan bölgede yaşayan Sarmatyanlar, Ural Bölgesinden benzer kabilelerin teşvikiyle birleşmiş ve güçlü bir kabile birliği oluşturmuşlardır. 2. ve 3.yüzyıllarda güneyde Kafkasya’nın bozkır kısımlarını ve Kafkas Sıra Dağları’nın eteklerine kadar olan yerleri, batıda ise Dyneper ve Don arasındaki Kuzey Karadeniz sahil bölgesinin bozkırlarını işgal etmişlerdir. Sarmatyanların geniş alanlara yerleşmeleri Sarmatyan Kültürü’nün yayılması ve en önemlisi yerel nüfusun Sarmatyanlaştırılması ile sonuçlanmıştır. M.Ö. 1 yüzyılda Avrupa’da güçlü bir politik güç olarak bilinen en büyük kabile birliklerinden Aorsi ve Siraci, Boğaziçi’nin Roma ve Pontus ile ilişkilerine engel olan iç savaşlarda yer almışlardır. M.S. 1 yüzyılda Kuzey Kafkasya ve Don bölgelerinde, çoğunluğunu Sarmatyan Kabilelerinin oluşturduğu Alani isminde yeni büyük bir göçebe birlik belirmiştir. M.S. 4.yüzyıla kadar Kafkasya düzlüğünün esas nüfusunu onlar oluşturmuşlardır. Düşman komşuların şiddetli saldırıları altındaki yerleşik nüfus, yerel kültür özelliklerinin devam ettiği dağlara ve yamaçlara doğru gitmeye mecbur bırakılmışlardır. Hun istilaları ile bağlantılı olarak M.S. 4 yüzyılın sonunda gelişen şiddetli olaylar Sarmatyan egemenliğine son vermiştir. Bu olay, Avrupa tarihinde yeni bir sayfa açan “Büyük Göç” devrinin de başlangıcıdır. Asya derinliklerinden sel gibi akıtılan sayısız Türk kabilesi ve insanı, Kuzey Kafkas nüfusunun etnik oluşumunda, daha sonra bu bölgede yer alacak kültürel ve etnik sürece de yansıyacak olan gözle görülür pek çok değişiklikler getirmişlerdir. Orta Çağ’ın başlangıcı, Kuzey Kafkasya için karışıklıklarla doludur. Hazarlar, Hazar Denizi’nin Kuzey-Doğu sahil bölgesinde güçlerini artırmış, Orta Kafkasya İran-Bizans savaşlarında bağımsız güç olarak dünya arenasına tekrar çıkan Alanlar’ın egemenliğine geçmiş, Kuzey-Doğu Kuban bozkırlarında Bulgarlar “Büyük Bulgarya” Krallığı’nı yaratmış ve eski Adıge-Zihi kabileleri Kuzey Karadeniz sahil bölgesinde birleşmişlerdi. Hazar Hanlığı’nın oluşumu, Kuzey Kafkasya Toplulukları’nın sosyal ve ekonomik alanda yeniden yapılanmaları için güçlü bir etki yaratmıştır. Ortak sınırlar, Hazar hanlarının merkezileştirilmiş politikaları, özünde Alan-Bulgar olan Hazar Kültürü’nün başarı ile gelişmesini sağlamıştır. Asya ve Avrupa’yı bağlayan muhteşem İpek Yolu, Kuzey Kafkasya’nın uluslar arası ticaret ve ekonomide ortaklıklar kurmasını kolaylaştırmış ve yeni kültürel, ideolojik düşüncelerin şampiyonu yapmıştır. İslamiyet, Hıristiyanlık ve Yahudilik Hazarya nüfusunun geleneksel pagan anlayışına önemli değişiklikler getirmiştir. Kuzey Kafkasya’nın politik ve ekonomik durumundaki derin değişiklikler Hanlığın çöküşünden sonra gerçekleşmiştir. Moğol öncesi dönem, ortaçağ kültürünün altın çağı olan Kafkas Kültürü’nün oluşumu için final dönemidir. Bu dönem, bölgenin pek çok genel ve özel özellikleriyle birlikte oluşturduğu genel imajının şekillendiği dönemdir. Madencilik, maden işlemeciliği, çömlekçilik ve mücevher zanaatı, ev yapımı ve tarımcılık Kafkas Milletine ait asıl alanlardır. Tatar-Moğol istilası, ekonomik temeli yıkılarak Kuzey Kafkasya eyaletleri ve insanının gelişimini uzunca bir süre sekteye uğratmıştır. Altınordu hanlarının acımasız yok edici baskınları ve daha sonrasında Timur’un seferleri, Kuzey Kafkasya bölgesinde büyük çapta yıkımla sonuçlanmış ve 13.yüzyılın başında oluşan etnik sınırlar değişikliğe uğramıştır. Bu süreç özellikle Kuzey-Doğu ve Orta Kafkasya’da Adıgelerin Alan birliklerini bozguna uğrattıkları ve Alan nüfusunu çıkardıkları ve daha sonra da güneydoğu içlerine doğru hareket ederek sırasıyla bugünkü Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes topraklarını işgal ettikleri yerlerde görülmektedir. Bu dönem, Meotlardaki zengin bulgulara dayanarak “Beloreçerkesya” ismi verilen ortaçağ Adıge Kültürü için altın bir çağdır. Çeşitli silah parçaları, mücevher ve kemer setleri, gümüş fıçılar ve Vedenik camı bu kültürün refahı ve zenginliğini Batı ve Doğu dünyalarıyla olan kültürel ve ticari ilişkilerinin genişliğini göstermektedir.

Bu makale 5 Milenyum süresince Kuzey Kafkasya tarihsel süreçlerine kısa bir bakış getirmektedir. Meotlar, gömülü zeminler, antik alanlar ve şehirler, tapınaklar ve Kuzey Kafkas insanının tarihine dair pek çok kültürel yapıtın araştırılmasıyla bunlara açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Özel bir bilim dalı olarak Kafkasoloji oluşturulmuş, çok ciltli önemli çalışmalar yayımlanmıştır. Ancak her yıl yeni materyaller belirmekte ve böylelikle bilim adamları onları gözden geçirmekte, doğrulamakta ve bilimsel çalışmalarını genişletmektedir. Kuzey Kafkasya’nın zengin toprakları günümüzde de pek çok gizeme sahiptir ancak geçen zaman bu gizemlerin ortaya çıkması ve açıklık kazanmasına imkan sağlamaktadır. Tarlalar açmak, sulama çalışmaları, su hatları ve depo çalışmaları pek çok ortaçağ antik eserinin yok olmasına sebebiyet vermiştir. Bu da, geniş çaplı koruma ve aktif alanlardaki eserlerin muhafaza edilmesini birincil derecede öneme sahip bir konuma getirmektedir. Moskova Saint-Petersburg, Krasnodar Bölgesi, Stavropol, Adıge, Dağıstan, Osetya, Karaçay Çerkes, Kabardey-Balkar, İnguşetya ve Çeçen Cumhuriyetlerinin arkeologları son dönemlerde tarihsel ve kültürel anlamda zengin olan bu bölgenin kültürel mirasını koruma altına almak için arkası kesilmeyen bir mücadele içerisine girmişlerdir. Ayrıca bu, 1981’de Ph.D Leskov A.M. öncülüğünde kurulan Devlet Oryantal Sanat Müzesi Kafkas Arkeoloji Heyeti’nin gerçekleştirmeyi hedefledikleri amaçları arasındadır. 17 alandaki dönemlik kazılar, Orta ve Kuzey-Batı Kafkasya Orta Çağ tarihinin nüfusunun ve zengin antik materyallerin bulunmasını sağlamıştır. Bu buluntular oryantal ve antik sanatın gerçek örnekleri olan yerel sanatçılar tarafından yapılan eşsiz eserleri içermektedir. Bu eserler Karaçay-Çerkes ve Stavropol Bölgesinde Dr. Flerov V.S. ve Ph.D. Kozenkova V.I. önderliğindeki Rus Bilim Akademisi Arkeoloji Enstitüsü Heyetinin kazılarında bulunan ilginç buluntuların da eklendiği Devlet Oryantal Sanat Müzesi Arkeoloji Koleksiyonu’nun asıl eserlerini oluşturmaktadırlar.

Kaynak: Artefact Caucasus, Gold of the North Caucasus
 


 
  Bugün 7 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı!  
 

GEREKLİ ADRESLER
T.C. Kimlik Numarası
Seçmen Bilgi Sorgulama
Son Dakika DEPREM
Hastaneler
Eczaneler
Hava Durumu
Yol Durumu
İller Arası Mesafe
Siyasi Partiler
Sendikalar
Meslek Odaları
Meslek Danışma Merkezi
Konsolosluk İşlemleri
Dilden Dile Çeviri
Asker Alma İşlemleri
Online Kasko İşlemleri
Televizyon'da Bugün
Yemek Tarifleri
DMO Online Satış
TELEFON- POSTA

Telefon Rehberi (İsimle Arama)
Telefon Rehberi (Numarayla Arama)
Önemli Telefonlar
Telefon İl Alan Kodları
Telefon Ülke Alan Kodları
Posta Kodları
Türk Telekom Fatura Ödeme
Avea Kontör Yükle
Avea Fatura
Turkcell Fatura
Telsim Vodafone Fatura
Telefon Arıza Kayıt

EĞİTİM- KÜLTÜR

Üniversiteler
ÖSYS Sonuçları
DMS Sonuçları
ÖSS Puanını Hesapla
LES Sonuçları
TUS Sonuçları
ÜDS Sonuçları
Açık Öğretim Sonuçları
DGS Sonuçları
YÖS Sonuçları
İşçi Sınav Sonuçları
Y.Ö.K. Tez Tarama
Kütüphaneler
MEB Sınav Sonuçları

ULAŞIM

Tren Saatleri
Uçak Saatleri
İstanbul Uçak Saatleri
Karayoluyla Ulaşım
Denizyoluyla Ulaşım

VERGİ DAİRESİ
Vergi Kimlik Numarası
Motorlu Taşıtlar Vergi Dairesi
İnternet Vergi Dairesi
EMNİYET

Sürücü Ceza Puanı
Araç Sorgulama
Online Pasaport
Online İhbar
Online Ehliyet
Online Silah Ruhsatı
Kayıp Şahıslar
Online Aranan Kişiler

EMEKLİ SANDIĞI

Emekli Maaş Hesabı
Emekli Sicil No
Emeklilik Yaşı Hesabı
Açıktan Emeklilik Başvurusu
Hizmet Süresi Hesabı
Evrak Takibi

SSK

Emekli Maaş Hesabı
Ne zaman emekli olabilirim
İşveren Sicil Numarası
Gecikme Zammı Hesaplama
Sigortalı Bildirim Formu
Sigortalı Hizmet Dökümü
Eczane Bilgi Sistemi
İlaç Bilgi Bankası

BAĞ-KUR
Emeklilik Hesabı
Sigortalılık Bilgileri
FATURA- BORÇ SORMA

Doğalgaz Fatura Ödeme
İski Fatura Ödeme
Aski E-Fatura
İzsu Fatura Sorgulama
TEDAŞ

BİLET SATIŞ

THY Online Bilet
TCDD Online Bilet
Denizcilik İşletmeleri
Devlet Tiyatroları Gişesi
Biletix
My Bilet (Sinema)
Maç Biletleri
Otogar Telefonları
Aşti Firmalar (Ankara)
İzmir Otobüs Firmaları
Has Turizm
Varan Turizm
Kamil Koç Turizm
Nilüfer Turizm
Ulusoy Turizm

www.optimization-world.com
Free-counter-plus.com
www.optimization-world.com
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol