Birinci Dünya savaşı sırasında Rus ve Ermeni güçlerinden oluşan Rus Kafkas Ordusu Doğu Anadolu içlerine kadar girer. Kars, Ağrı, Doğubayazıt, Trabzon, Bitlis, Muş, Van, Hakkari, Bayburt, Erzincan, Erzurum Rus-Ermeni ordusu tarafından işgal edilir. Urfa, Adana, Maraş yörelerindeki Ermeni isyanları ise ancak Osmanlı Devletinin tehcir kararı ile bastırılabilir.
1917 Devrimi ile Rusya’daki Çarlık rejiminin yıkılması sonucu Rus Kafkas Ordusu dağılır. Devrim sonrasında Rus birlikleri bölgeden ayrılırken silahlarını Ermeni ve Gürcüler’e dağıtarak Osmanlı Ordusu ile mücadeleyi onlara devrederler. 2 Kasım 1917 tarihinde Bakü’de Bakü Sovyeti hükümeti kurulur. 11 Kasım 1917 de Tiflis’te Gürcü, Ermeni ve Azeri temsilcilerinden oluşan Bolşevik karşıtı Transkafkasya Komiserliği, Transkafkasya Sejmi (Meclisi) karma hükümetini kurarak ve Bakü dışında tüm Transkafkasya’da egemenliği ele alır. 18 Aralık 1917 de Osmanlı Devleti Erzincan Mütarekesi’ni imzalayarak Transkafkasya Sejmi’ni tanır.
Rus ordusundan kalan 120 000 kadar Ermeni asker ve Ermeni milisleri (çeteleri) güçlerini birleştirerek Kafkasya’da yeni kurulan Ermeni ordusunu teşkil ederler ve Rus Bolşeviklerden de destek görürler. Amaçları Kafkasya ve Doğu Anadolu’da Rusya’ya bağlı Büyük Ermenistan Özerk devletini kurmaktır. 1917 sonlarında Gürcüler Posof-Kobliyan tarafında, Ermeniler de Erzurum-Kars-Ardahan taraflarında askeri faaliyetlere başlarlar.
Osmanlı 3. Ordusu 11 Şubat 1918 de harekete geçerek Vakfıkebir, Akçaabat, Trabzon, Erzurum, Hasankale, Horasan, Adilcevaz ve Van’ı geri alır. Bu arada 3 Mart 1918 de imzalanan Brest-Litovsk Anlaşması ile Kars, Ardahan ve Batum Osmanlı Devleti’ne verilir.
30 Mart – 3 Nisan 1918 tarihleri arasında Bakü ve civarında Bakü Sovyeti ile Ermeni Devrimci Federasyonu kuvvetleri arasında meydana gelen çatışmalar sırasında Azeri sivillere yönelik katliamda, Azeri ve diğer müslüman halk mensupları katledilir. Ölü sayısı 15 000 olarak belirtilmektedir.
17 Nisan 1918 de Ermeni Daşnak birlikleri Şamahı’ya girer. 22 Nisan 1918 de Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan topraklarında federatif bir yönetim altında Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti kurulur. Ancak Osmanlı Ordusuna karşı nasıl bir politika izlemesi gerektiği konusunda fikir ayrılığı yaşanır. Gürcü ve Ermeni temsilciler silahlı mücadele kararı verirken, Azerbaycan temsilcileri dostane politika izlenmesinden yana olurlar. Ermeniler bloktan ayrılır ve Azerbaycan’ı işgale devam ederler. 23 Nisan’da Daşnak Stephan Şaumyan Quba’yı ele geçirir. 26 Mayıs 1918 de Transkafkasya Federasyonu fesholunur. Şaumyan Kürdemir-Yevlakh ve Göyçay olmak üzere iki taraftan Gence’ye saldırı hazırlığına başlar. Bu süreçte Azeriler Osmanlı Devleti’ne bir heyet göndererek yardım istemeye karar verirler.
KAFKAS İSLAM ORDUSUNUN KURULUŞU
Osmanlı’dan yardım isteyecek Azeri heyetinin başkanlığa Nağı Şeyhzamanlı getirilir. Şeyhzamanlı, Gence’de bulunan Türk subayı Hüsameddin (Tuğaç) Beyle buluşarak gizlice Batum üzerinden İstanbul’a gitmeyi, Osmanlı yöneticilerden Azerbaycan halkına askerî yardım talebinde bulunmayı planlar. Hüsameddin Bey, I. Dünya Savaşına katılmış ve Kafkas cephesinde Ruslara esir düşmüş bir subaydı. O sıralarda Azerbaycan yurtseverleri, birkaç esir Türk askerini kurtarmış ve Hüsameddin beyin de dahil olduğu bu askerler Azerbaycan’ın bağımsızlık savaşında faal rol almışlardı.
Bir ay içinde İstanbul’a varan Şeyhzamanlı, “Azerbaycan İstiklâl Mücadelesi Hatıraları” adlı kitabında, Osmanlı Devleti’nin Harbiye Nazırı Enver Paşa’yla görüşmesiyle ilgili olarak şunları yazıyor: “Bâb-i Âli’ye gittik ve saat beşte Osmanlı Hükûmet Başkanı Tal’at Paşa’nın huzurunda bulunduk. Sevincim ve heyecanım karışmıştı. Tal’at Paşa, masa arkasında oturmuştu. Sağında Enver Paşa, solunda Adliye Bakanı Halil Bey. Bana da oturmayı teklif ettiler. Ben vekâletnamemi Tal’at Paşa’ya sundum.”
Şeyhzamanlı, Azerbaycan’ın büyük bir süre Rus esaretinde bulunduğundan, halkın askerlikten uzak tutulduğundan ve ordunun halka yabancı gibi gözüktüğünden bahisle, Osmanlı’ya yardım başvurusunda bulunmak zorunda kalındığını ifade eder. Askerî yardım dışında Osmanlı ordusunun subaylarınca Azerbaycan halkına askerî eğitim verecek bir ekibin görevlendirilmesi talebi de gündeme gelir. Osmanlı yöneticileri, Azerbaycan’dan gelen temsilcileri dinledikten ve durumu değerlendirdikten sonra Azerbaycan’a derhal gerekli yardımların yapılmasının önemini ve gereğini kabul ederler.
Şeyhzamanlı devamla: “Enver Paşa’nın sıcak ilgisinden cesaret alarak Kafkasya’ya gönderilecek askerî birliklere Nuri Beyin atamasını rica ettim. Enver Paşa “Nağı Bey, Nuri çok gençtir, ne yapalım?” diye sordu. Nuri Beyin komutanlığı ile ilgili Rus matbuatında çok haber okudum ve teferruatlı bilgi sahibiyim. Onun komutan olarak atanmasını ısrarla rica ederiz, dedim. Enver Paşa bizi kırmadan Nuri Paşa’nın komutanlığını kabul etti.” yazıyor 1
Almanya, Filistin Cephesi’nde hayati önemde çarpışmaların yapıldığını öne sürerek, bu yardımın yapılmasına karşı çıkar. Enver Paşa bu sıkıntının aşılabilmesi için kardeşi olan 29 yaşındaki Nuri Paşa’nın komutanlığında, Azeri ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti vatandaşı Dağıstanlı gönüllülerden oluşan bir Kafkas İslam Ordusu planlar. Kısa bir süre içinde Kafkas İslâm Ordusunun kurulmasına başlanır. Ancak Kafkas İslâm Ordusunda görevlendirilen birçok subayın Nuri Paşadan daha kıdemli olması sıkıntı yaratır. Bu dengesizliği gidermek için Padişah, Nuri Beye Ferik (Tümgeneral) rütbesi verilerek Kafkas İslâm Ordusu Komutanlığına getirilir. İslam Ordusu denilmesinin nedeni askerlerin tamamen müslümanlardan oluşmuş olmasıdır.
Nuri Paşa hatıralarında şunları yazar: “20 subaydan oluşan bir ekiple derhal hazırlığa başladık. Birçok zorluklardan sonra 12 Mayıs’ta Azerbaycan’a vardık. Bulunduğum her yerde halk beni severek karşıladı. Ermeniler silâhlı teşkilâta sahip olduğundan buradaki Müslüman ahali zayıf durumdaydı. Halkın içinden gençleri seferber etmek amacıyla bulunduğum yerlerde Türk subayları onları hem seferber ediyor hem de eğitim veriyordu.” 2
Nuri Paşa Musul’dan 149 subay ve 488 askerle birlikte yola çıkar. 26 Mayıs’ta Gence’ye erişir. Azerbaycan’ın lideri Mehmet Emin Resulzade askerleri Gence’ye gelişleri için: “O zaman müdhiş bir anarşiye maruz, diğer taraftan da Bolşevik tecavüzü ile tehdit olunan Gence Nuri Paşa’yı ve askerini gökden inmiş halaskâr bir melek gibi telakki etmişdi.” der.
Azeri şair Talman Hacıyev’in başlarındaki fes ve fesin ucundaki laleye benzetilen püskülle binlerce Türk askerinin Gence’ye yaklaşmasıyla ortaya çıkan manzarayı aşağıdaki şiiriyle sembolize ettiği rivayet edilir:
Yazın evvelinde Gence çölünde
Çıhıblar yene de dize laleler
Yağışdan ıslanan yaprağlarını
Seripler dereye düze laleler
Hayalimden neler gelib ne geçer
Yaz gelir ellere durnalar göçer
Bulağlar semaver ağ daşlar şeker
Benzeyir çemende köze laleler
Meylim üzündeki gara haldadır
Hicranın elacı ilk vüsaldadır
Ne vakittir aşığın gözü yoldadır
Bir gonağ gelesiz bize laleler
Talman Hacıyev
Bu arada Ermeni birlikleri, Gence’ye taarruza başlarlar. Amaçları, Azerbaycan’ın son kalesi olan Gence’yi ele geçirerek bütün Azerbaycan’ı kontrol altına almak ve Azerbaycan’ın millî birliğini yok etmektir. Nuri Paşa, Osmanlı Devleti’nin Kafkasya cephesindeki 3. Ordu Komutanı Vehib Paşa’ya başvurarak Azerbaycan’daki durumu anlatır ve acil olarak askerî yardım gönderilmesini ister. Azerbaycan Cumhuriyeti 28 Mayıs 1918 de Musavat Partisi lideri Mehmet Emin Resulzade’nin liderliğinde Gence’de bağımsızlığını bir bildirge ile ilân eder. 4 Haziran 1918’de Batum’da Osmanlı İmparatorluğu ile yeni Azerbaycan Devleti arasında bir anlaşma imzalanır. Bu anlaşmaya dayanarak askerî yardım yapmak amacıyla 5. Kafkas Fırkasından 9. Kafkas Alayı ve 2. Süvari Alayı, Azerbaycan’a hareket eder.3
AZERBAYCAN SAVAŞLARI
Osmanlı ordusu mensuplarının Gence’ye gelmesi ve Kafkas İslâm Ordusu’nun teşkil edilmesi Ermenileri rahatsız eder. Bu nedenleErmeni komutan Stepan Şaumyan Gence’ye saldırı emri verir.
Haziran ayı içinde Ermeni birlikleri Gence’ye kadar bütün bölgeyi kontrol altına alırlar. Nuri Paşa, taarruz eden düşmanı durdurmak amacıyla tedbir plânı hazırlar. Her şeyden önce Gence’de yaşayan Ermeni asıllı nüfusun silâhlarını alma emrini tebliğ eder. Silâh teslim etmeyeceklerini beyan eden Ermenilere karşı harekât başlar. 11-12 Haziran tarihinde 9. Piyade Alayı ve 2. Süvari Alayı Komutanları ile görüşmek isteyen Ermeni temsilcileri, silâhları teslim edeceklerine dair söz verirlerse de bunu yapmazlar. Mucib Kemalyer’in bölüğü, taarruza geçer ve Ermenilerin ciddî savunmasıyla karşılaşınca mevzilerine döner. 12 Haziranda yapılan başarılı taarruz sonucunda Ermeniler, silâhlarını teslim etmek zorunda kalırlar.4
Nuri Paşa, Gence’ye doğru yürüyen düşmanı durdurmak emrini verir. 16 Haziranda Kürdemir etrafında Ermeni birlikleri ile Kafkas İslâm Ordusu’nun 10. Alayı arasında cereyan eden muharebede Kafkas İslâm Ordusu, ciddî kayıplar verir. 16-18 Haziran savaşında gerek Osmanlı’dan yardıma gelenler ve gerekse Kafkas İslâm Ordusu’ndan 122 şehit verilir ve 121 kişi yaralanır. Bundan sonra taraflar savaşa ara verirler. 27 Haziranda Ermeni birlikleri, ansızın taarruz ederler. Bu tarihe kadar Osmanlı’dan hayli yardım gelmiş ve civar arazilerde yaşayan yerli halk da Kafkas İslâm Ordusu’na katılmıştır. Üç Osmanlı tümeninden (12,000 – 14,000) oluşan orduya Dağıstanlı (4. tümen) ve Azeri (5. tümen) gönüllülerinin katılımıyla toplam 20,000 civarında bir güce erişilir.
Taarruz eden düşman durdurularak üç kilometre öteye atılır. 29 Hazirandaki savaş ise bu başarıyı daha da artırır.
30 Haziranda Ermeniler Karameryem ve Göyçay’dan tamamen çıkarılır. Bu, Kafkas İslâm Ordusunun ilk ciddî başarılı harekâtı olarak kabul edilir.5
Bakü’ye doğru yürüyüşe devam eden Kafkas İslâm Ordusu, 5 Temmuzda Ağsu etrafında düşmanı bir daha yıldırarak geri çekilmeye mecbur eder. 10 Temmuzda Kafkas İslâm Ordusu’ndan yeni darbe alan Bolşevik-Daşnak birlikleri, Kürdemir’i terk ederek Şamahı’ya doğu yürürler. Düşmanı takip eden Kafkas İslâm Ordusu, 22 Temmuzda Şamahı’yı da düşmandan temizler. 30 Temmuza kadar birkaç savaş yapan Kafkas İslâm Ordusu, Bakü yakınlarına kadar gelir.6
Kafkas İslâm Ordusu’yla Bolşevik-Daşnak birlikleri arasında en önemli muharebeler, Gence-Bakü arasında bulunan arazide olmasına rağmen Azerbaycan’ın güney bölgesi de önemini kaybetmemiştir. Kür Nehri sahilinde bugün Neftçala adıyla anılan bölgede Salyan muharebeleri yaşanmıştır.
Bu muharebelerde şehit olan dokuz Osmanlı askeri burada gömülmüş ve onların adına bir anıt yapılmıştır.
Kafkas İslâm Ordusu’nun baskısı sonucunda Bolşevik-Daşnak birlikleri ve Bakü’de yönetime sahip olan Sentrokaspi hükûmeti, İran’da bulunan İngiliz birliklerinin komutanıyla anlaşarak Bakü’yü Türklere karşı savunmak için Britanya İmparatorluğunun Dunsterforce elit kuvvetini Azerbaycan’a çekmeyi başarır. Amaç, bağımsızlık ilân etmiş olan Azerbaycan Millî Hükûmetine Bakü’yü başkent yapma imkânı vermemektir. İngilizler, 4 Ağustosta Bakü’yü işgale başlarlar. İngilizlerin Bakü’ye girmesi, yeni hükûmetin direnişini artırır. 5 Ağustosta Kafkas İslâm Ordusu’nca Bakü’ye yapılan ilk taarruz teşebbüsü, başarısız olur. Kafkas İslâm Ordusu bu muharebede dokuz subay ve 139 er şehit verir, 444 de yaralı vardır. Nuri Paşa, bu başarısızlıktan sonra muharebelere bir süre ara vermeyi ve son harekâta hazırlanmayı plânlar. Osmanlı’dan yeni yardımlar alan Kafkas İslâm Ordusu, Bakü çevresinde hazırlığa başlar. Bu arada dinlenmiş olan ordu, 23 Ağustosta Bakü girişinde taarruza başlar. Başarıyla devam eden taarruzdan sonra, ordu, mevki muharebesine geçer ve son taarruz gösterisine başlar.
14 Eylül 1918’de Bakü üzerine son taarruz kararı alınır. Gece saat 03.00’te başlayan taarruzda Bakü’nün giriş kapıları alınır. Sabaha karşı Kafkas İslâm Ordusu’nun bütün topları düşman mevkilerini ateşe tutar. Bu ateş karşısında tutunamayan Ermeni-Bolşevik-İngiliz kuvvetleri mevkilerini terk ederek kaçmaya başlarlar. 15 Eylül 1918’de, Kafkas İslâm Ordusu’nun piyade ve süvari birlikleri Bakü’ye girer. Böylece şehir düşmandan temizlenmiş olur.7
Kafkas İslâm Ordusu, zaferden sonra 16 Eylül 1918 günü, Bakü’de düzenlenen törende halkın önünde resmî geçit yapar. Azerbaycan Devleti yönetimi Gence’den Bakü’ye taşınır.
Aynı gün Bakû’nün kurtarılmasını, Nuri Paşa Harbiye Nazırı ve Başkomutan vekili abisi Enver Paşaya telgrafla bildirir. “Allah’ın yardımı ile Bakû şehri otuz saat şiddetli muharebeden sonra 15. 09. 1918 tarihinde düşmandan tamamıyla temizlenerek zapt olunmuştur. 54. Alayın kahramanlığı zikredilmeye değer. Tafsilat arz olunacaktır.“
Nuri Paşa’nın telgrafına ağabeyi Enver Paşa’dan cevap gelir. “Büyük Turan İmparatorluğu’nun Hazar Denizi kıyısındaki zengin bir konak yeri olan Bakü şehrinin zaptına ilişkin haberi büyük sevinç ve mutlulukla öğrenmiş bulunuyorum. Türk İslam Tarihi sizin bu hizmetinizi unutmayacaktır. Gazilerimizin gözlerinden öper, şehitlerimize Fatihalar ithaf ederim.” Enver Paşa. Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili
Bu harekât boyunca Türk ordusu, Azerbaycan’ı kurtarmak için 1130 şehit vermiştir! Bu şehitler Bakü “Şehitler Hıyabanı”nda (Şehitler Anıtı), Bakü Merkez Hastanesinde, Şamahı, Fatmayı, Göyçay, Maştage, Neftçala, Nohvani, ve Şeki yakınlarında yatmaktadırlar. Taşlarda Maraşlı, Karslı, Çorumlu, Adanalı, Konyalı, Diyarbakırlı, Balıkesirli Bosna’lı, Bulgaristan’lı, Kırım’lı şehit isimleri yer alır. Bakü’deki şehitlikte ayrıca Türk Hükümetince yaptırılan ve 1995 de açılan bir Cami de bulumaktadır.
ŞEHİTLİĞİN İLGİNÇ HİKAYESİ VE RESİMLERİ İÇİN TIKLAYIN: http://bpakman.wordpress.com/dunya/baku-2010-fotograflar/kafkas-islam-ordusu/baku-sehitler-hiyabani/
Stalin zamanında şehit edilen büyük Azeri şairi Ahmet Cevat’ın 15 Kasım 1914 de yazdığı “Çırpınırdın Karadeniz” diye başlayan aşağıdaki ünlü şiiri ünlü Azerbaycan bestecisi ve fikir adamı Üzeyir Hacıbeyli tarafından, Nuri Paşa komutasındaki Türk Ordu’sunun Bakü’ye girmesi anısına bestelenmiştir.
Çırpınırdın Karadeniz
Çırpınırdın Karadeniz
Bakıp Türk’ün bayrağına
Ah diyerdin, hiç ölmezdin
Düşebilsem ayağına!
Ayrı düşmüş dost elinden
İller var ki çarpar sinem
Vefalıdır geldi giden
Yol ver Türk’ün bayrağına
İnciler dök gel yoluna
Sırmalar düz sağ soluna
Fırtınalar dursun yana
Selam Türk’ün bayrağına
Hamidiye ve Türk kanı
Hiçbirinin bitmez şanı
Kazbek olsun ilk kurbanı
Selam Türk’ün bayrağına
Dost elinden esen yeller
Bana şiir selam söyler
Olsun bizim bütün eller
Kurban Türk’ün bayrağına